31 Mayıs 2009 Pazar

Şampiyonlar Ligi Elemeler Yeni Format


Gelecek sezondan itibaren Şampiyonlar Ligi ve yeni adıyla Avrupa Ligi'nde format değişiklikleri olacağı biliniyor. Avrupa Ligi ilk kez düzenlenmesi açısından değişikti, onunla ilgili tüm düzenlemeleri yazmıştım.

Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan sonraki dönem için önemli bir değişiklik yok. 2 ayrıntı var.

* Gruplardan sonraki ilk aşamada, Round of 16, maçlar 4 haftada oynanacak. Bunun amacı TV'den yayınlanacak maç sayısını artırmak.

* Final maçı Çarşamba yerine Cumartesi akşamları oynanacak.

Ancak eleme döneminde çok ciddi değişiklikler var. Bunları açıklamaya çalışalım.

* Öncelikle 3 yerine 4 eleme turu oynanacak. Avrupa Ligi'nde olduğu gibi 3 eleme turundan sonra bir Play-off turu koyulmuş.

* 1.ön eleme turu 30 Haziran-7 Temmuz tarihlerinde oynanacak.

* 2.ön eleme turu ise 14-15/21-22 Temmuz tarihlerinde oynanacak.

* 3.ön eleme turu ise 28/29 Temmuz- 4/5 Ağustos tarihlerinde oynanacak. Sivasspor kupaya bu turdan dahil olacak. Bu turda elenen takımlar Avrupa Ligi Play-off turuna kaydırılacaklar. Dolayısıyla Avrupa Ligi gruplarına katılmak için bir şansları olacak.

* Play-off turu ise 18/19-25/26 Ağustos tarihlerinde oynanacak ve bu turda rakiplerini eleyecek 10 takım şimdiden belli olan 22 takım'a katılarak 2009/2010 Şampiyonlar Ligi'nde yer alacaklar.

Ancak değişiklikler bununla bitmiyor. Bana göre en önemli ve ciddi değişiklik, küçük ülkelerin önünü açmak için yapılan elemelerde "Champions Path" ve "Best-Placed Path" uygulamaları.

Play-off turu sonunda 10 takım Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazanacak demiştik. Bunların 5 tanesi Champions Path'den, 5 tanesi ise Best-Placed Path'den gelecek.

- Champions Path'de şu an itibariyle UEFA sıralamasında 14. sıra ve aşağıda bulunan ülkelerin şampiyonları yer alacak. Açarsak Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, İsviçre, Bulgaristan, Norveç, Danimarka, Avusturya, Sırbistan, İsrail, İsveç, Slovakya, Polonya diye giden ülke şampiyonlarından 5 tanesi gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etme hakkı elde edecek. Bu takımlar sadece kendi aralarında oynayacaklar ve büyük ülkelerin takımlarıyla eşleşmeden Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı elde edecekler. Açıkca görüldüğü üzere Platini'nin planı daha önceki yıllarda büyük ülkelerin ekipleriyle eşleşip elenen küçük ülkelere bu organizasyonda yer alma şansı tanıma isteği.

- Best-Placed Path'de ise 6.sırada yer alan Rusya'nın 3. takımı ile 7-15 arasında yer alan 9 ülkenin 2.leri yer alacak. Bu takımların hepsi 3. ön eleme turundan başlayacaklar. 2 takım hariç katılımcılar belli.

Shakhtar Donetsk, Sporting Lizbon, Panathinaikos (*kesin değil), Celtic ve Anderlecht bu turdaki seri başı takımlar. Sparta Prag, Dinamo Bükreş (*kesin değil), FC Twente, Dinamo Moskova ve Sivasspor ise 2.torbada yer alacaklar. Bu takımlar arasında çekilecek kura ile 5 eşleşme oynanacak bu eşleşmelerin galipleri Play-off turuna yükselecekler. Elenen takımlar ise Avrupa Ligi Play-off turuna geçiş yapacaklar.

Daha sonra ise bu eşleşmelerden galip ayrılan 5 takım UEFA Sıralaması'nda ilk 5 sırada yer alan ülkelerin eleme turu oynayacak ekipleri ile Play-Off turunda eşleşecek. Bu takımlar da Arsenal, Atletico Madrid, Fiorentina, Lyon ve Stutgart olacak. Bu turda elenen 5 takım da direkt olarak Avrupa Ligi gruplarına katılma hakkı elde edecek ve Şampiyonlar Ligi şansını kaçırmasına rağmen Avrupa Ligi gruplarına katılarak yine önemli bir ekonomik kaynak elde edecek.

CL 2009/2010


Yeni sistemle gruplarda yer alacak 22 takım şimdiden belli. 4 eleme turu sonrasında 10 takım daha Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmeye hak kazanacak. Şampiyonlar Ligi biletini şimdiden alan 22 takım ise şöyle.

Manchester United, Liverpool, Chelsea (İngiltere), Barcelona, Real Madrid, Sevilla (İspanya), Inter, Milan, Juventus (İtalya), Bordeaux, Olympique Marsilya (Fransa), Wolfsburg, Bayern Münih (Almanya), Rubin Kazan, CSKA Moskova (Rusya), Unirea (Romanya), Porto (Portekiz), AZ Alkmar (Hollanda), Glasgow Rangers (İskoçya), Beşiktaş (Türkiye), Dinamo Kiev (Ukrayna), Standard Liege (Belçika).

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Şampiyon Beşiktaş


Ligde sonuna kadar mücadele. Trabzonspor son haftaya kadar az da olsa şansını sürdürdü, 2.lik için önemli de bir avantaj yakalamıştı ancak Fenerbahçe'ye kaybederek 2.lik şansını da tepti. Şampiyon Beşiktaş'a ve mütevazi kadrosuyla ligi 2.bitiren Sivasspor'a tercihler. Üzüntümüz sıcak ancak bu sezon yeni kurulan bir kadroyla ligi 3.bitiren takımıma da tebrikler. Hatalar yaptılar ancak sezon sonunda geriye baktığımızda başımızı dik tutacak bir performans ortaya koydular. Gelecek sezon daha iyisini bekliyoruz.

Konyaspor rezil bir transfer politikası ve şark kafalı yönetimi ile düşmeyi Raşit Çetiner'i kovdukları gün hak etmişti, acı bir son oldu onlar için ama oradaki takımlar arasında düşmeyi hak eden takımdı. Bazen düşmek, kendini toparlamak için fırsattır. Hedefsiz, yaşlı oyuncularla dolu kadrolarını yenileyip daha güçlü dönebilirler TSL'ye. 2 Ağustos'daki Süper Kupa'ya kadar futbol tatil Türkiye Liglerinde. Galatasaray 16-23 Temmuz'da, Fenerbahçe ise 30 Temmuz-6 Ağustos'da Avrupa macerasına başlıyor. Fenerbahçe ile aynı hafta Sivas da ilk ön eleme turunu oynayacak.

FA Cup Chelsea'nin

Sezer Badur & Çağlar Birinci


Sezer Badur ile ilgili olarak 3 hafta önce bir yazı yazmıştım. 2 yönlü oynayabilen nadir Türk orta saha oyuncularından. Fenerbahçe ve Beşiktaş kadrosunda ihtiyaç duyulan bir isim. Ancak Sezer büyük ihtimalle gelecek sezon Bundesliga'da oynayacak. Stutgart ile görüşmeler devam ediyor, 1-2 Bundesliga ekibi daha istiyormuş Sezer'i. Sezer de gitmeyi kafasına koymuş, büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde gerçekleşecek bu transfer.

Diğer bir Avrupa'ya transfer olması muhtemel isimse Çağlar Birinci. Trabzonspor altyapısı çıkışlı Çağlar'ı ilk kez 19 yaşında izlemiştim, o zaman çok güçsüzdü ancak ilerleyen dönemde fizik gücünü çok üst seviyeye çıkardı ve sol bekten daha çok stoper özellikli bir oyuncu haline geldi. Hala sol bek olarak görev yapıyor Denizlispor'da ancak hücum özelliği çok zayıf bir bek. Savunmanın ortasında oynadığı zaman daha başarılı oluyor. Çağlar'ı daha önce de 2 kere izleyen Anderlecht bugün hem izlemek hem de transfer görüşmesi yapmak için Denizli'ye geldi. Ancak Çağlar geçen hafta olduğu gibi bu hafta da sakatlığı nedeniyle sahada olamayacak, yine de transferin gerçekleşme ihtimali yüksek.

Mario Gomez ve Bayern


3 hafta önce 4 gol attığında da yazmıştım, sevmem Mario Gomez'i. İyi oyuncudur ancak overrated olduğunu düşünüyorum. Attığı 4 golle piyasasını iyice artırmıştı, Bayern 30 milyon euro ödedi Gomez için Stutgart'a. 40 milyon civarında bir fiyata David Villa'nın transfer olma ihtimali varken Gomez'e bu kadar para ödenmesi komik geldi bana. Hele Ribery'i 35-40'a satıp ondan gelecek parayı Gomez'e vermiş olurlarsa çok büyük kazık yemiş olurlar.

Fiyatın ötesinde bakarsak doğru transfer olduğunu düşünüyorum. Bayern her zaman hava toplarında etkili forvetlere sahip bir takım olmuştur, kanatlardan bolca orta gelir Bayern'de ve Gomez de bu toplar için biçilmiş kaftan.

Chelsea vs Everton


Birazdan sezonu kupasız kapatmak istemeyen 2 takım FA Cup finali için sahaya çıkıyor. Hiddink'in gelmesinden sonra ayağa kalkan ve müthiş bir gelişim gösteren Chelsea bu başarılı geçen sezonu kupayla taçlandırmak istiyor. Everton ise en son 1995'de kazandığı FA Cup'dan sonra ilk kez kupa kazanmak istiyor. Maç Ercan Taner'in anlatımıyla 17:00'de NTVSpor'da. Rengimiz belli, Hiddink'ten güzel bir kapanış bekliyoruz.

Chelsea: Cech, Bosingwa, Alex, Terry, Ashley Cole, Essien, Mikel, Lampard, Anelka, Drogba, Malouda

Everton: Howard, Hibbert, Yobo, Lescott, Baines, Osman, Neville, Pienaar, Cahill, Fellaini, Saha

29 Mayıs 2009 Cuma

Ferhat Öztorun ve Zafer Yelen Trabzonspor'da

Trabzonspor geçen sene de transfere en erken başlayan takımdı. Sezon bitmeden transfer hamlelerine başlamıştı yönetim, aynısını bu sezon da yaptılar. Geçen sezon başında Trabzon'a gelen ancak Hansa Rostock son anda fiyat artırınca transferi yatan Zafer Yelen bu akşam Trabzon'a geldi ve yarın sağlık kontrolünden geçecek.


30 Ağuston 1986

Zafer bu sezon Trabzon transferine karşı çıkan Hansa Rostock yönetimine resti çekerek sözleşmesini uzatmayınca kadro dışı bırakıldı ve sadece 2 maça çıkabildi. Zafer'i Rostock formasıyla hiç izlemedim ancak Ümit Milli takımda 2 maçta izlemiştim. Sağ ayaklı olmasına rağmen hem sol kanatta hem de forvet arkasında oynayabiliyor. En önemli ve dikkat çekici özelliği sert şutları ve etkileyici frikikleri. Yaratıcı oyuncu rotasyonunda sıkıntı yaşayan takım için çok akıllı ve doğru bir hamle.


8 Mayıs 1987

2. transfer ise çok daha gizli ve akıllıca yapılmış bir hamle. Hakan Balta'ya karşılık Manisa'ya verilen Ferhat 2 sezonda önemli gelişim gösterdi, bu dönemde Ümit Milli takımın değişilmezi oldu ve Manisa'nın TSL'ye şampiyon olarak yükselen kadrosunda çok önemli rol oynadı. Henüz 22 yaşında ve daha önce 1 kere A milli takım kadrosuna çağrılan Ferhat transferindeki en önemli nokta da oyuncunun serbest kalmış olması. Ferhat gibi bir yeteneği bonserbis ödemeden kadroya katmak çok akıllı bir hamle. Takımda şu ana Egemen, Cale ve Alanzinho dışında sol ayaklı oyuncu yok. Ferhat, Cale ile solbek mevkiinde rekabete girecektir ki bunun da 2 genç oyuncunun performansına önemli katkı yapacağını düşünüyorum.

Ronaldo & Kaka


Real Madrid için adı geçen 2 büyük oyuncu. Barcelona'nın belki de tarihinin en iyi takımına sahip olduğu dönemde kupaları süpürdüğü sezonda Real Madrid nal topladı. 2 Barcelona mağlubiyeti arasında La Liga'da 17 galibiyet 1 beraberlik aldılar ama bu ne Juande Ramos'u ne de yaşlanan takımı kurtarabildi.

Florentino Perez'in seçimlerden sonra ilk icraatının 1 hafta içinde bir bomba transfer yapmak olacağını düşünüyorum. Ronaldo ve Kaka'dan birisi hatta belki 2si birden gelecek sezon Real Madrid formasını giyebilir.

Los Galacticos döneminde orta sahada tek defansif oyuncu koyup, onun önünde Figo-Beckham-Zidane 3lüsü ve ileride Raul-Ronaldo ile oynayan takımın elinde bugün yaratıcı oyuncu olarak sadece Robben kaldı ki Real Madrid'in en büyük problemlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Real Madrid defansı çok uzun zamandır iyi olmamıştı ancak hücum hatları hiç bu kadar zayıf kalmamıştı. La Liga'da yine çok gol attılar ancak La Liga'da müthiş bir düşüş var. Son yıllarda İspanyol takımlarının Avrupa sahnesinde kaybolmalarının altında da bu yatıyor. Barcelona ve Real Madrid'den sonraki takımlar kaliteli oyunculara sahip olmalarına rağmen çok sıradanlaştılar. Ne Atletico Madrid, ne Valencia kadrolarının hakkını veremiyor. Villareal ve Sevilla gibi 2 takım kendilerini aşan performanslar sergilemelerine rağmen ligdeki genel düşüş dikkat çekici.

Şampiyonlar Ligi'nde yıllardır hüsran yaşayan Real'in 9 kere kazandığı bu kupada tekrardan gücünü gösterebilmesi için bence hem Kaka hem Ronaldo'ya ihtiyacı var. Geçen sezon Manchester City'i reddeden Kaka için Real Madrid sıradanlaşan Milan'dan çok daha cazip gelebilir. İngiltere'de müthiş işler yapmasına rağmen Akdeniz kanıyla olay çıkartmayı seven Ronaldo içinse Barcelona'ya gider yapabileceği, devamlı gündeme gelebileceği, Ferguson'un sert disiplininden kurtulacağı Real Madrid çok daha ilgi çekici gelebilir. Sorun bu 2 transfer için gerekli finansman olabilir ancak bahsettiğimiz adam Florentino Perez, klüp de Real Madrid olunca bu sorunun kolayca ortadan kalkabileceği gerçeği ortaya çıkıyor.

Bu 2 oyuncuyu aynı takımda izlemek de inanılmaz bir zevk olacak ve durdurulmaz gibi görünen Barca karşısında Real Madrid'e bir şans doğuracaktır, tabii kilit nokta bu isimlerin arkasına kurulacak orta saha. Xavi-Iniesta'nın karşısına Lass-Gago ile çıkmaya devam ederse Real kaybetmeye mahkum olacaktır.

U-19 Milli Takım Avrupa Şampiyonası'nda


U-19 Milli Takımımız Portekiz'deki Elit Round'da çok zor bir grupta yer almasına rağmen 3 maçını da kazanarak 21 Temmuz'da başlayacak Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak kazandı. İlk maçta Sercan ve Eren'in golleriyle Yunanistan'ı 2-1 yendik. 2.maçta Danimarka'yı Tunay'ın tek golüyle geçtik. Bu akşamki maçta 2 6 puanlık takım karşı karşıya geldi. Evsahibi ve son derece güçlü Portekiz'i Sercan'ın 2, Tunay ve Onur'un golleriyle 4-0 yenerek finallere adımızı yazdırdık.

Çok iyi bir jenerasyona sahip olduğumuzu yazmıştım. Bu yaşlarda oyuncularımız genelde PAF takımlarda oynardı ancak bu takımda pek çok oyuncu A takımlarında zaman zaman şans buluyor, hatta aralarında Sercan ve Furkan gibi takımlarının değişilmezleri haline gelen oyuncular da vardı. Batuhan ve Soner Aydoğdu'yu Temmuz ayında bu kadroya dahil edebilirsek bir Avrupa Şampiyonluğu gelebilir.

Finallerde evsahibi Ukrayna'nın yanısıra Sırbistan, Fransa ve İspanya yer alacak. Bizim dışımızdaki diğer 3 takımlık kontenjan için ise mücadeleler devam ediyor. Altını çizeyim, Türkiye en son 2006'da bu seviyede finallere yükselmişti ki o da bir başka önemli jenerasyon olan 87-88 jenerasyonu karması bir takımdı.

PORTUGAL: Anthony Lopes; Abel Pereira (Sana, 46’), Pedro Mendes (cap.) (Roderick, 71’), Nuno Reis e Mário Rui; André Martins, Ricardo Dias, Leo; Diogo Rosado, Rui Fonte (Diogo Viana, 46’), Wilson.

TURKEY: Emirhan Ergun; Ridvan Simsek, Sinan Osmanoglu, Serdar Aziz, Ozgur Cek; Fatih Kurtulus (cap.) (Tunay Torun, 80’), Necip Uysal, Furkan Ozcal, Eren Albayrak (Ugur Parlak, 90’+1’); Onur Ayik (Umut Sozen, 85’), Sercan Yildirim.

Goals: Sercan Yildirim (42’, 69’), Onur Ayik (78’) and Tunay Torun (90’+4’).

27 Mayıs 2009 Çarşamba

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Burnley EPL'De

Diego Juventus'da


Transfer sezonunun ilk bombası daha sezon bitmeden patladı. Juventus piyasada büyük takımlara transfer olabilecek özellikle sahip tek 10 numara özellikli oyuncuyu kadrosuna kattı. Diego 25 milyon euro'ya Juventus'da.

Bugün Torino'da sağlık kontrollerinden geçti ve 5 yıllık imzayı attı. Tabii imzası transfer sezonunun başlaması ile resmilik kazanacak. Juventus'un hücumda yaratıcı yeni bir ayağa ihtiyacı olduğu açıkca belliydi. Ancak bunu kanat oyuncusu olarak değil de göbekte oynayabilen bir oyuncu üzerine kullanmaları gelecek sezon hangi formasyonla oynayacakları sorusunu gündeme getiriyor. Diego gibi oyuncularla 4-4-2 oynayamazsınız. Juventus ya 4-2-3-1 oynayıp, tek forvet kullanacak ya da Kaka'nın Milan'ı Şampiyonlar Ligi yaptığı sezonda Milan'ın oynadığı 4-1-2-1-2'yi kullanacak. Burada tabii ki son yıllarda çok tutulan 4-2-3-1 daha yüksek ihtimal. Milan gibi oynayabilmek için elinizde tüm kanadı kullanabilen 2 bek olması lazım ki Juventus kadrosunda böyle isimler yok. Ancak eğer dedikodular doğru çıkar ve Juventus Lahm'ı da kadroya katarsa baklava gibi oynayabilir Juventus.

Turkish Delight

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Batuhan Gerçekleri


Batuhan Karadeniz hakkında bildiklerimi ve izlenimlerimi daha önce yazmıştım. Müthiş bir fiziğe ve top hakimiyetine sahip bir oyuncu ancak kişi olarak gelişimini doğru yönde tamamlamamış ve problemli bir çocuk Batuhan.

Eskişehir'e giderken inşallah İstanbul'dan uzakta olması onu kendine getirir diye umut etmiştim ancak Batuhan'ın skandallarla anılmaya niyeti var. Öncelikle Fenerbahçe maçından önce otelden kaçıp diskoda sabahlamasının ardından bugün de trafik skandalıyla gündeme geldi.

Bu haberi yazmamın amacı olayın iç yüzünü açıklamak. Eskişehir'de haberi ilk geçen arkadaşla görüştüm az önce. Batuhan dün akşam kırmızı ışıkta geçince polis tarafından durdurulmuş, ancak alkollü araba kullandığı bazı ajansların habere katkısı olmuş. Batuhan - ki 18 yaşına gireli henüz 30 gün olmadı - ehliyeti ve kimliği yanında olmadığından polis tarafından para cezasına çarptırılmış. Tutuklanması ya da alkollü araç kullanması gerçek dışı.

Wolfsburg Şampiyon

Pascal Nouma


Bu adamı sevmek için Beşiktaşlı olmaya gerek yok. Bu oyuna kişilik, karakter katan adamlardan birisiydi Pascal Nouma. Normal bir insan değildi, çılgındı ama büyük futbolcuydu, endüstriyel futbola uymayan adamdı. Reklam da çok güzel olmuş, video burada.

Where Lebron Happens II


Dün geceki maçın başka bir açıklaması olamaz. Sınırları zorlamaya gerek yok, söylenecek tek söz var. Orası Lebron James'i izleyebileceğiniz ve onun mucizelerine tanık olacağınız sahne. Cleveland yine ilk maçtaki gibi çok iyi başladı ve 2.periyodda Lebron kenarda otururken 43-20 ile 23 sayı farkı yakaladı ancak o ana kadar rezil yüzdeyle atan Lewis ve Hido kendilerine gelmeye başlayınca Orlando yavaş yavaş maça girmeye başladı.

Aynı ilk maçtaki gibi 2.yarıda Orlando'nun şutları girmeye başlayınca fark gittikçe kapandı. Son dakikada bu sefer Hido sahne aldı, önce 1 3lükle skoru eşitledi, sonra Lebron'un basketine steps kararı verilince bu sefer 1.0 kala çok zor bir şutu sokarak 95-93 öne geçirdi Magic'i. Ancak karşılarındaki adam Lebron James'di, 1.0 kala kenardan verilen topu el üzerinden 3lük sokarak 96-95 ile galibiyeti getirdi Cavaliers'e. Bu adam Michael Jordan'dan sonra bu oyunun gördüğü en etkileyici oyuncu. Yanındaki takım arkadaşları Jordan kadar iyi olmamalarına rağmen bu orta sınıf takımı NBA'in en çok maç kazanan takımı yaptı, şimdi şampiyonluğa doğru taşıyor. Videosu burada.

22 Mayıs 2009 Cuma

U-19 Milli Takımımız Elit Tur Maçlarına Çıkıyor


Türkiye'de genç milli takımlar genellikle basının ihmal ettiği bir konudur. O yüzden ben genç milli takımlar konusunda elimden geldiğince bilgilendirici olmaya çalışıyorum.

U-19 milli takımımız yarın Portekiz'de Elit Round maçlarına başlıyor. Açıkcası Elit Tur'un en zor grubunda yer alıyoruz. Evsahibi Portekiz'in yanısıra bu seviyelerde başarılı Danimarka ve son yıllarda altyapı takımlarında önemli gelişme kaydeden Yunanistan ile aynı gruptayız. Ancak Milli takımımız 87-88 döneminden sonra en sağlam ( hatta bana göre çok daha güçlü ) 90-91 karması bir takımla geliyor turnuvaya. İlk maçımızda yarın Yunanistan ile karşılaşacağız.

Fatih Serkan Kurtulus, Semih Kaya, Tunay Torun, Barış Memiş, Sercan Yıldırım ve Furkan Özcal sık sık takımlarında oynayan isimler. Furkan ve Sercan son dönemde takımları için değişilmez oyuncular oldular.

Özellikle Sercan bu seviyede turnuvayı domine edebilecek bir oyuncu.

GOALKEEPERS: Emirhan Ergun, Bayram Olgun, Metin Ucar

DEFENDERS: Semih Kaya , Cetin Gungor, Fatih Serkan Kurtulus , Sinan Osmanoglu, Serdar Aziz , Ozgur Cek, Ridvan Simsek

MIDFIELDERS: Eren Albayrak, Umut Sozen, Tunay Torun , Necip Uysal, Furkan Ozcal, Baris Memis, Ugur Parlak

FORWARDS: Sercan Yildirim , Onur Ayik

21 Mayıs 2009 Perşembe

Şampiyon Shakhtar Donetsk


Yerimizi ayıralım, sabah yazarız maç yazısını.

NBA Doğu Final Serisi: Cleveland Cavaliers vs Orlando Magic


Batı'daki final serisi çok çekişmeli olacağa benziyor, Doğu için özellikle maçlarda aynı çekişmeyi beklemiyorum ancak seri uzayabilir diye düşünüyorum.

Fotoğraftaki 2 adam takımlarının kilit isimleri alacak. Ilga, Howard karşısında durabilecek bir oyuncu ve hem onun hem de Varejao'nun dış şut tehditi Howard karşısında Cleveland'a avantaj getirecektir diye düşünüyorum.

Çok daha önemlisi serinin Cleveland açısından en kritik noktası daha önce geçen Boston serisinde sıkça denedikleri Varejao + 4 kısa planının bu seri için çok uygun gözükmesi. Sonuçta Magic'te 4 numara pozisyonunda Lewis oynuyor ki onunla James eşleşse, dışarıya da Mo, West ve Gibson gibi 3 şutör yerleşirse bu plan kağıt üzerinde Cleveland için çok iyi gözüküyor. Burada Hido kilit faktör olacaktır. Eğer Cleveland böyle oynarsa Hido karşısında West'i bulabilir ve bu miss-matchup'u doğru kullanıp potaya giderse Orlando Cleveland'ın bu planının suya düşürebilir.

İlk maçta yorgun gelen Magic karşısında Cavaliers'dan rahat bir galibiyet bekliyorum. Daha önce de yazdık. Lebron James şu an bu dünyadan değilmiş gibi oynuyor. Maç öncesi ısınmalarda orta sahadan şutlar sokuyor, yere düşüp yerden kalkıp smaca gidiyor, harika 3lük atıyor kısacası herşeyi yapıyor. Dolayısıyla serinin gidişatını Lebron belirleyecektir. Orlando içeride 1 maç kaybederse 4-1 ile seriyi kaybederler diye düşünüyorum. James ve arkadaşları bu seriyi de süpürererek geçerlerse hiç şaşırmam, çünkü dediğim gibi James şu an 50 sayı atsa şaşırtıcı olmaz.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Shakhtar Donetsk vs Werder Bremen


Tarihin son UEFA Kupası bu akşam İstanbul'da oynanacak ve 9 yıl önce bir Türk takımının kaldırdığı kupa son kez sahibini bulacak.

UEFA Kupası genel olarak çok ilgimi çeken bir turnuva değil, katılan takımların taraftarları dışında da çok fazla ilgi çekmiyordu. Dolayısıyla UEFA'nın yeni bir isim ve format değişikliği mantıklı. Özellikle sponsor ve yayın gelirleri açısından zayıf kalan UEFA Kupası nedeniyle özellikle büyük liglerin ekipleri UEFA Kupası'nı 2.plana itip, genelde ligde kullanmadıkları oyuncularını kullanabiliyorlar. Bunun da etkisi ile son dönemde bu kupaya daha çok değer veren Rus, Ukraynalı ekiplerin UEFA Kupası'nda çok başarılı olduklarını görüyoruz. Tabii bu ülkelerde son yıllarda müthiş bir gelişim olduğunun da altını çizmeliyiz.

2 takımı da en son yarı final rövanşlarında izledim. Lucescu'nun Shakhtar'ı savunması sağlam, hücumda çok fazla yetenekli, bireysel becerisi olan bir takım. Fernandinho ve Willan çok önemli isimler. Savunmadaki Chigrinsky de bana göre çok üst düzey takımlarda oynayabilecek önemli bir stoper adayı. Shakhtar'ın en önemli eksiği bence orta sahada Werder'in daha oturmuş ve iyi pas yapabilen orta sahası karşısında zayıf görünmeleri. Ancak topla daha çok oynayan takım Werder olsa dahi, Werder'in yıllardır en büyük problemi olan zayıf savunması Shakhtar'ı bu akşam için benim gözümde favori yapıyor.

Werder cephesinde Diego'nun olmaması hem onlar adına hem de bizim için önemli bir kayıp. Finalde en izlenilesi oyuncuydu Diego ancak bu akşam sahada olamayacak. Sezonun formda ismi Pizarro ve her an gol atabilecek çok değişik yeteneklere sahip Rosenberg onların en büyük kozları olacak. Aslında Mesut için de önemli bir sınav. Sezon sonunda çok büyük ihtimalle ayrılacak olan Diego'nun rolüne soyunup soyunamayacağını gösterecek bir maç olacak.

Yandaki ankette de 55% ile Shakhtar favori çıktı, benim favorim de Ukraynalılar. Mesut Özil'in tepki alacağını düşünüyorum bu akşam ve Türk taraftarların büyük kısmının daha sıcakkanlı(!) Ukraynalıları destekleyeceğini düşünüyorum. Benim de gönlümden Lucescu'nun ASY ve İnönü'den sonra Sükrü Saraçoğlu'nda kupa kaldırması geçiyor. Birazdan fanzone'lara doğru yola çıkıyorum. Yarın final izlenimlerimi de buradan yazarım. Zevkli ve gollü bir maç dileğiyle.

Pyatov - Srna, Kucher, Chygrynskyy, Rat - Duljaj, Gai - Ilsinho, Fernandinho, Willian - Luiz Adriano

Trainer: Lucescu

Wiese - C. Fritz, Prödl, Naldo, Boenisch - Tziolis, Baumann - Frings, Özil - Rosenberg, Pizarro

Trainer: Schaaf

NBA Batı Final Serisi: LA Lakers vs Denver Nuggets


Final serilerini 2 parça halinde değerlendirmek istedim. İlk olarak yaklaşık 3 saat sonra Los Angeles'taki ilk maçla start alacak batı finaline değinelim.

Lakers normal sezondaki dominant performansını play-off'lara 12 maç olmasına rağmen taşıyamadı. Utah serisinde hiçbir maçı koparamadılar. 40 sayı farkla kazandıkları Houston maçında bile eski performanslarından uzaktaydılar. Bunda en kilit etken bana göre çok overrated bir oyuncu olan Bynum'un beklentilerin altında kalması. Bunun yanısıra Lakers için çok önemli bir parça olan Derek Fisher'in şu ana kadarki 2 seride de çok kötü oynaması da yaraya tuz biber ekti. Hem Deron hem de Brooks Fisher karşısında çok iyi maçlar oynadı ki Denver'da bu noktada bence ligde değeri en az bilinen isimlerden biri, Mr.Big Shot Chauncey Billups var. Billups Nuggets'ın ihtiyacı olan liderliği yapacak isimdi ve onun gelmesinden sonra hem oyun anlamında hem de sonuçlar anlamında Nuggets büyük aşama kaydetti. Billups'un oyun zekası ve soğukkanlılığı Denver'ın bu serideki en önemli avantajı.

Bunun dışında Batı'da bench gücü Lakers ile yarışabilecek bir takım varsa bu da Denver Nuggets. J.R Smith, Andersen, Kleiza gibi isimler bu seride çok ekstra katkı yapabilirler, tam tersi Lakers'da ise Kobe, Ariza ve Gasol dışında henüz kendi standartına yaklaşan bir isim yok.

Burada Gasol'un performansı çok kritik. 2 takım da aslında çok sayı yiyor olarak gözükmesine rağmen aralarında önemli fark var. Denver hızlı oynamayı seven bir takım ancak gerektiği anlarda çok iyi savunma yapabiliyor. Denver'ın çok fazla sayı yemesinin temel sebebi yüksek tempoda oynadığından maçlarında çok fazla hücum olması. Gasol'un sert savunmalar karşısında zaaf gösterdiği apaçık bir gerçek. Hem Martin, hem Nene sert oyuncular. Benchten gelecek Andersen ve Kleiza katkısı ile Gasol'un etkisi düşürebilirse Nuggets bence ibre Nuggets'a döner.

Melo da bu sene özellikle Billups'dan sonra önemli aşama gösterdi. Daha önce bu seviyelerde oynamamasına rağmen soğukkanlı olabiliyor ve takım sıkıştığında kritik toplarda güvenebileceğiniz bir isim. Lakers ve Nuggets'ın şu ana kadar oynadığı maçların büyük kısmını izledim, çok sürpriz gelecek belki ama Lakers'ın Nuggets'ı eleyeceğini düşünmüyorum. Bana göre ilk 2 maçta Denver Staples Center'dan bir galibiyet çıkartıp saha avantajını eline geçirecek ve 6.maçta bu işi bitirecek. 4-2 Denver Nuggets diyorum.

Egemen Korkmaz

19 Mayıs 2009 Salı

Avrupa Ligi ve Yeni Statü


Yarın akşam Shakhtar Donetsk ile Werder Bremen arasında tarihin son UEFA Kupası finali oynanacak. Böyle tarihi bir finale ülkemizde tanıklık etme fırsatına sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Yarın 21:45'de Şükrü Şaraçoğlu Stadı'nda yerimizi alıp bu tarihi finali takip edeceğiz.

UEFA Kupası son yıllara özellikle büyük ülkelerin takımları tarafından çok fazla 2.plana atıldığı için yeniden yapılanmak zorundaydı. Dolayısıyla UEFA klüplerin gelirlerini artıracak ve turnuvaya daha adil bir hal getirecek yeni bir düzenlemeye gitmek zorunda kaldı. En önemlisi, saçma sapan 5li grup sisteminin ortadan kaldırılması oldu. İçeride-dışarıda oynanan maçların takımların kaderini çizmesi kupanın en adil olmayan yönüydü.

Temel değişen özellik kupanın artık Şampiyonlar Ligi ile aynı zamanda, bu sene için 17 Eylül 2009'da, 4 takımlı 12 grup ile başlayacak olması. Ancak bundan önceki 4 eleme turu ile ilgili bizleri de ilgilendiren çok önemli değişiklikler var.

* 1.ön eleme turu 2-9 Temmuz tarihlerinde oynanacak. Bu turda bizi ilgilendiren bir durum yok, sadece UEFA Fair-Play sıralamasından gelecek takımlar kaliteli olacak bu turda.

* 2.ön eleme turu ise 16-23 Temmuz tarihlerinde oynanacak. İşte bu turda ( bundan sonra daha kolay olması için Beşiktaş'ın ligi ilk 2'de bitirdiğini varsayarak yazacağım. Beşiktaş ilk 2'de bitirince kupa hakkından Fenerbahçe bu kupaya katılacak ancak kupa galibinin sahip olduğu avantajdan yararlanamayacak.) ligimizi 5.sırada bitirecek takım kupaya dahil olacak. Bir önceki turdan gelen 25 takıma 55 takım katılacak ve bu turda 80 takım mücadele edecek. Muhtmelen Fenerbahçe olacak bu takım ve dolayısıyla Fenerbahçe Temmuz ayının ortasında Avrupa mücadelesine başlamış olacak.

* 3.ön eleme turu 30 Temmuz-6 Ağustos tarihlerinde oynanacak. Bir önceki turdan gelen 40 takımın yanına 30 takım daha eklenecek. Burada ligimizi 4.sırada bitiren takım da kupaya dahil olacak. Şu anki sıralama ile yazarsak Galatasaray bu turdan itibaren kupaya katılacak. Bu turda kupaya Avrupa'nın ilk 6 sırasındaki İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya ve Rusya'dan birer takım da katılacak.

* Buraya kadarki eleme sistemi tanıdıktı. Ancak bu tur yeni. 20-27 Ağustos tarihlerinde Play-off turu oynanacak. Bir önceki turu geçen 35 takımın yanına Şampiyonlar Ligi'nde 3.ön eleme turunda elenen 15 takım ve Avrupa'nın ilk 6 sırasındaki İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya ve Rusya'dan 2'şer takım daha katılacak. Türkiye'den bu tura kupa şampiyonu katılma hakkına sahip. Ancak kupayı kazanan Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ne kalırsa bu ayrıcalık kupa finalistine geçmiyor, dolayısıyla şu andaki tabloyla ligi 3.sırada bitiren Trabzonspor bu turdan kupaya katılacak.

* Play-off turunu başarıyla geçen 37 takım ilk kez düzenlenecek Avrupa Ligi'nin grup aşamasına kalmaya hak kazanacaklar. Kalan 11 takım ise, Şampiyonlar Ligi play-off turundan elenen 10 takım + UEFA Kupası'nın son galibi olacak.

* 48 takımlı Avrupa Ligi 17 Eylül 2009 tarihinde gruplarda oynanacak 1.maçlarla başlayacak. Kupaya düzen katma açısından maçlar Perşembe akşamları TSİ 20:00 ve 22:05'de oynanacak. Grup maçları sonunda gruplarında ilk 2'y giren 24 takımın yanına Şampiyonlar Ligi'nde grupları 3.sırada tamamlayan 8 takım daha eklenecek ve bundan sonra klasik eleme sistemiyle 12 Mayıs 2010'da Hamburg'da AOL Arena'da oynanacak finale yükselecek takım belli olacak. Bu arada yukarıdaki fotoğraftaki top da finale kadar kullanılacak olan Avrupa Ligi topu olacak.

Benzer şekilde pek çok değişikliğe uğrayan Şampiyonlar Ligi statüsünü de yarın yazacağım.

Sir'in Efsane Manu 11'i


Sir Alex'in gelmiş geçmiş en iyi Manu 11'i. Tek tek bakınca tartışabileceğiniz çok fazla isim yok. Robson'u izleyemedim ancak orta sahada onun dışındaki 3 isim de tartışmasız bence. Beckham'a biraz haksızlık yapmış olabilir kavgadan sonra. Kale tartışmasız Danimarkalı'nın. Forvette 2 gol makinası yer alıyor. Sir Alex harika bir sezona müthiş bir final için haftaya Roma'da yılın bir başka harika takımının karşısına çıkıyor.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Sinan Bolat Haftanın Kahramanı


Sinan Bolat ile ilgili olarak devre arasında transfer olduğunda bir yazı yazmıştım daha önce. 1988 doğumlu kaleci daha önce U-21 kadromuza da çağrılmıştı. Sinan Bolat Belçika Ligi'nde şampiyonluğa koşan Standart Liege'de 28.haftada kaleye yerleşti ve ligin son 7 maçında kalede yer aldı. Bu 7 maçta sadece 2 gol yemiş olması da ayrıca bir başarı.

Ancak benim Sinan'ı buraya taşımamın sebebi farklı. Belçika pek takip ettiğim bir lig değil, o yüzden bugün özetleri izlerken farkettim. Anderlecht ve Standart Liege son haftaya aynı puanda giriyor. Anderlecht Genk deplasmanında 2-0 kazanıyor, aynı saatlerde Standart Liege de Gent deplasmanında. İlk yarının uzatma dakikalarında kazandıkları penaltıyı Manu, Arsenal ve Everton'un takibinde olan 1989 doğumlu ön liberoları Axel Witsel ile gole çevirip devreyi 1-0 önde kapatıyorlar. Ancak 90+4'de bu sefer Gent penaltı kazanıyor ve Standart Liege'li oyuncular yıkılıyor, ancak penaltıyı köşeden çıkarak Sinan takımının Anderlecht ile aynı puanda kalmasını sağlıyor ve lig statüsü gereği şimdi 2 takım play-off maçında şampiyonluk için karşı karşıya gelecekler. Sinan Bolat eğer Standart Liege şampiyon olursa haftanın değil sezonun kahramanı olacak. 2011'e kadar U-21'de oynayabilecek durumda Sinan ancak şu an A milli takımımızda 2.kaleci konusunda bile sıkıntı yaşarken Sinan'ı A milli takım kadrosunda görebileceğimizi de belirteyim.

Son 4


NBA'de yüzüğün peşinde artık son 4 takım kaldı. Yarı final tahminlerimde fena sayılmayacağını söyleyebilirim.

* Cleveland 1 maç verir herhalde artık diye bekliyordum, onlar 4-0 ile geçtiler.

* Lakers çok kötü oynuyor, 4-3'e gitti o seri beklediğim gibi. Lakers bu haliyle Denver'ı zor geçer.

* Boston-Orlando en çekişmeli seriydi. Orlando çok kastı kendini turu vermek için aslında ancak son maçta Hido aldı sazı eline. Müthiş oynadı Hido ve takımını bir orkestra şefi gibi yöneterek finale MVP'nin karşısına taşıdı.

* Denver'dan 4-2 bekliyordum ki Dallas'taki ilk maçta hakemler o son saniyedeki rezil kararı vermese seri 3-0 değil 2-1 olacaktı oradan 4-2'ye giderdi diye düşünüyorum. Bu sezon hakemler çok kötüydü. Bir önceki turda Bull-Celtics serisinde de Rondo'nun son saniye basketini vermemeleri turu geçeni belli etmişti, Denver-Dallas serisine de direk etki ettiler.

Konferans finaller için değerlendirme yazımı da yarın yazacağım. Salı 03:00'de Lakers-Nuggets maçı ile başlıyor finaller.

Kasımpaşa


Kalbimizden geçen ve taraftarlarıyla, şehriyle TSL'ye yakıştırdığım takım Karşıyaka'ydı ancak alın terine saygısızlık yapmak haddimize değil. Kasımpaşa çok iyi yönetilen, borcu olmayan, istikrarlı bir yönetime sahip ve TSL'den düştükten sonra as kadrosunu Ankaragücü'ne kaçarak transfer olan Barbaros Barut ve Eskişehir'e giden Özgür Öcal dışında koruyan ve açıkcası BA'nın Manisaspor'dan sonraki en iyi takımıydı. Final maçında da iyi bir oyunla TSL'ye tekrardan yükselmeyi başardılar. Bu sefer ilk sezonki kadar kötü olacaklarını tahmin etmiyorum. Kasımpaşa'nın TSL'deki en büyük handikap Olimpiyat Stadı ve taraftarsız oynamaktı. Ancak Kasımpaşa Stadı'nda semtten önemli destek alıyorlar. 10000 kişilik küçük bir stadları var ancak önemli bir kısmını doldurdukları için iyi bir taraftar atmosferi yaratabiliyorlar.

Daha önce Manisa ve Diyarbakır hakkında yükseldikleri zaman tanıtıcı bir yazı yazmıştım, Kasımpaşa'yı da boş geçmeyelim. En başta da dediğim gibi Barbaros Barut ve Özgür Öcal dışında as kadrolarını korudular ve üzerine Batista ve Sertan Eser gibi 2 tecrübeli isim kattılar. Sezonun ilk yarısında anlam veremediğim bir şekilde Danimarkalı Askou'yu yedek bırakıyorlardı defansın göbeğinde, Fatih Akyel-Evren Kürkçü ikilisini kullandılar. Burada Evren'in müthiş performansının da altını çizmek lazım. 2.yarıda Fatih ayrılınca Askou takıma yerleşti. Beklerde 2 tecrübeli isim Ömer ve Alpaslan uzun zamandır takım kadrosunda. Orta sahanın ortasında Merthan uzun zamandır takımda, Batista sakatlanana kadar önemli rol oynadı. Batista'dan sonra Beşiktaş'dan kiralık aldıkları Rıza Şen ya da ilk yarıda sağ kanatta müthiş performans sergileyen 22 yaşındaki Belçika'dan gelen Murat Akın'ı kullandılar. 23 yaşındaki sezonun en önemli çıkışını yapan isimlerden Yekta Kurtuluş da yine göbekte ya da sağ kanatta kulladıkları bir oyuncu oldu.

Askou dışında 2 yabancıyı daha kadrolarında tuttular. 23 yaşındaki 2 oyuncu, Kamerunlu forvet Mawaye 4 gol, yine 23 yaşındaki Brezilyalı Andre Moritz de 3 kritik gol ile takıma katkıda bulundular. Özellikle Moritz harika bir sol ayağa sahip ancak biraz yumuşak bir oyuncu.

12 golle takımı sırtlayan ve harika sol ayağıyla hala bu takımda nasıl kaldığında çok şaşırdığım Erhan Küçük takımın yıldızı. Play-off'larda da 2 gol atarak yine takımı sırtladı. Forvette istikrar yakalayamadılar. 2.yarıda alınan Hüseyin Kartal ilk golünü play-off'larda attı. Sertan Eser'i genelde sol tarafta kullandılar. Mawaye, Özgür Karakaya'yı forvet rotasyonunda dönüşümlü olarak kullandılar.

Sonuç olarak iskeleti 3 yıldır beraber oynayan bir kadrosu var Kasımpaşa'nın. Ellerinde 3 kaliteli yabancı var. Özellikle orta sahanın ortasına defansif özellikli 2 oyuncuya ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Bunun yanısıra iyi bir forvet, kaleci ve sağ açık alırlarsa TSL'de bu sefer tutunma şanslarının olduğunu düşünüyorum. En başta da dediğim gibi semtlerinde maçlarını oynayacak olmaları Kasımpaşa deplasmanlarını zor bir hale sokacak.

Almanya U-17 Avrupa Şampiyonu


Turnuvanın ilk maçından beri domine ediyordu Almanlar evlerindeki şampiyonayı ve hak ettikleri şampiyonluğa biraz geç de olsa ulaştılar. Neden geç ulaştılar? Şampiyonluğu getiren gol uzatmaların bitimine 3 dakika kala geldi de ondan.

Grupta da karşılaşmıştı bu 2 ekip ve Almanlar o maçta çok üstün bir oyunla 2-0 galip ayrılmışlardı sahadan. Final maçında bu sefer daha dengeli bir oyun vardı sahada. Hollanda bundan önce 2 golü bulunan Luc Castaignos ile öne geçti henüz maçın başında. - ki buraya notumuzu düşelim, Hollanda'nın 9 numarası büyük gelecek vaad ediyor - Almanlar 2 gollü Werder Bremen forveti Thy ile eşitliği sağladılar ve maçın geri kalan bölümünde biraz daha üstün olan taraftılar. Almanlar turnuva sonuna doğru biraz performans kaybettiler çünkü yarı finalde de İtalya karşısında beklenmedik şekilde zorlanmışlardı. Finali de daha rahat kazanacaklarını düşünüyordum ancak uzatmalarda Trinks'in frikik golüne kadar beklemek zorunda kaldılar.

Sonuçta turnuvayı hak eden takım kazandı. Hollanda 2. oldu. İtalya ve İsviçre ise yarı finalde elendiler. İspanya ve Türkiye de gruplarında 3.olarak Ekim ayında U-17 Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandılar. Milli takımımızın bu turnuvada kazandığı tecrübeyi oraya yansıtıp daha iyi bir savunma anlayışı ile daha başarılı olmasını umut ediyorum finallerde.

Yenikent Meydan Savaşı




STAT: Yenikent ASAŞ
HAKEMLER: Bünyamin Gezer xx, Asım Yusuf Öz xx, Neşet Merdin xx

KASIMPAŞA: Tolga xxx, Ömer xx, Merthan xx, Evren xx, Alparslan xx, Yekta xx, Murat Akın xx, Özgür Karakaya x (Özgür Göktaş dk.103 xx), Erhan xxx, Sertan x (Moritz dk. 75 xx), Hüseyin xxx (Askou dk. 117 ?)

YEDEKLER: Haluk, Rıza, Onur, Sabri, Askou
TEKNİK DİREKTÖR: Besim Durmuş

KARŞIYAKA: Kerem xx, Ahmet Çağıran xx, Aydın xx, Fuat x, Ahmet Solakel xx, Zafer x, Cihan xx (Önder dk.114 ?), Kıvanç xx, Taha x, Ferhat xxx (Timuçin dk. 106 x), Eser x (Yunus dk. 75 xx)

YEDEKLER: Necati, Rıdvan, Atilla, Emre, Önder
TEKNİK DİREKTÖR: Reha Kapsal

GOLLER: Ferhat (dk. 2), Erhan (dk. 55), Hüseyin (dk. 112)
SARI KARTLAR: Tolga, Sertan, Erhan (Kasımpaşa), Zafer, Kıvanç, Aydın (Karşıyaka)

17 Mayıs 2009 Pazar

Uğur Uçar


18 Şubat 2008. Uğur Uçar'ın Konya'daki rezil zeminde diz kapağının parçalandığı tarih. Aradan tam 15 ay geçti. 21 yaşındaki bir gencin futbol hayatından 15 ay gitti. Uğur Uçar 15 ay sonra 18 kişilik maç kadrosunda. Türk futbolunun geleceğinde çok önemli yer tutacağına inandığım Uğur'a hoşgeldin dyelim buradan.

Campione






Dedik ya bugün şampiyonların günüydü. Milan Udinese deplasmanında kaybedince Inter 17.şampiyonluğuna ulaştı. Taraftarlar Il Duomo'nun önünde toplanıp zaferi kutlarken Inter'li oyuncular da önce tesislerde şampiyonluğu kendi aralarında kutladıktan sonra şehir merkezine gidip taraftarların arasına katılmışlar. Yarın Siena karşısında turu atmak için sahaya çıkacak Inter.

Campions


Bugün şampiyonların günü oluyor. Önce Manu ilan etti şampiyonluğunu, akşam Milan kaybedince İnter de garantiledi şampiyonluğu. Son olarak da Real Madrid kaybedince Barcelona 3 maçı eksik şekilde şampiyonluğunu garantiledi. Temmuz'da Barcelona'dayım, Camp Nou'yu bir daha ziyaret eder, şampiyonluk kupasıyla resmimizi çektiririz. Geçen sene Real Madrid'in kupasıyla çektirmiştim, seriye bağlayalım.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

U-17 Avrupa Şampiyonası Finali: Almanya vs Hollanda


Pazar günü saat 12:00'de U-17 Avrupa Şampiyonası'nın final maçı Eurosport ekranlarında olacak. Turnuvayı başından beri domine eden Almanya grupta daha önce 2-0 yendiği Hollanda ile bir kez daha karşılaşacak. Almanları ilk maçtan çok beğendiğimi yazmıştım ve benim favorimdiler ki finali de rahatça kazanacaklarını düşünüyorum.

Yarınki finali izleyecekler için dikkat edilmesi gereken isimleri verelim. Almanlarda sağ bek Basala-Mazana, forvetin sağında oynayan Scheidhauer , Liverpool'lu sol açık Buchtmann ve orta sahanın ortasındaki takım kaptanı Yabo dikkat edilmesi gereken isimler.

Hollanda takımında en önemli 2 isim yukarıdaki fotoğraftaki 2 gollü Luc Castaignos, 10 numara takım kaptanı Oğuzhan Özyakup ve Afgan asıllı yaratıcı oyuncu Shabir Isoufi. Güzel bir Pazar sabahında zevkli bir maç bekliyorum ve kupanın Almanya'da kalacağını düşünüyorum.

Sercan Yıldırım ve U-19 Milli Takımı


Şu an çok fazla gündeme gelmedi ancak yarınki Trabzon maçından sonra muhtemelen Bursa cephesinden tepki gelecektir. Sercan Yıldırım U-19 milli takımının 22-29 Mayıs tarihleri arasında oynayacağı Elit Round için milli takıma çağrıldı. Bilmeyenler için kısa bir açıklama yapalım. Elit Round Avrupa Şampiyonası'ndan önceki son eleme turu oluyor. Gruptaki bir ülkede oynanıyor tüm maçlar ve gruplarını 1.bitiren 7 ülke Temmuz ayında evsahibi Ukrayna ile beraber U-19 Avrupa Şampiyonası'nda oynayacaklar ve milli takımımız elemelerde en zor grupta yer alıyor. Sercan dışında Galatasaray'dan Serkan ve Semih, Kayseri'den Furkan, Dardanel'den Uğur Parlak gibi takımlarında düzenli şans bulan isimler kadroya çağrıldı ancak hiçbiri Sercan kadar önemli değil takımı için.

Sercan geçen sene kendinden bir yaş büyüklerle katılmıştı bu turnuvaya daha sonra ise U-21 Vve A milli takıma çağrıldı, ancak turnuvanın önemi açısından kadroya eklendi. Bu arada kadroya 2 eleştiri yapalım. Batuhan ve Gençlerbirliği'nde önemli aşama kaydeden Soner Aydoğdu gibi 2 91'li oyuncu da bu kadroda olmalıydı bana göre. Bursa'nın en önemli eksiği Sercan olacaktır son 2 haftalık periyodda ve Bursalılar şikayet etmekte haklılar ancak milli takımın herşeyden önce geldiğini de düşünen biri olarak Sercan'ın milli takıma çağrılmasını destekleyenlerdenim. Hem bu dönem Sercan'dan 2 yaş küçük olan bir başka büyük yıldız adayı Muhammet Demir için de büyük bir fırsat olacaktır.

Elde Var 3

15 Mayıs 2009 Cuma

KSK Finalde


"Kupayı getirin bize, götürelim Özgür'e" diye bağırıyordu Karşıyaka taraftarları penaltılara girilirken. İlk adımı attılar. Çoğunluğun Karşıyaka-Altay finali istediği ortada ve Karşıyaka finale adını yazdırdı. İyi başladıkları ancak kaptan Cihan'ın bir şutunun direğe takıldığı ilk yarı, Gençlerbirliği'nden kiralık gelen 19 yaşındaki Ferhat Kiraz'ın sol taraftaki etkili performansı maçtan akılda kalanlar. Ankara'da inanılmaz sıcak bir gün vardı ve bu sahadaki oyunu da ciddi anlamda etkiledi. 2 takım da özellikle 60.dakikadan sonra penaltılara razıydı, belli ki kalecilerine güveniyorlardı. Kaleciler de onların yüzünü kara çıkartmadı. 5er penaltıda Kerem İnan 3, Atacan Öztürk 2 penaltı kurtardı her ne kadar penaltılardan önce kale çizgisinden açılıp kendilerine avantaj sağlasalar da önemli başarıydı. Sonuçta Karşıyaka finalde, rakibi 45 dakika sonra başlayacak maçla belli olacak. Altay 2 yıl önce finalde kaybettiği Kasımpaşa'dan rövanşı almaya çalışacak.

Muhammed Demirci


TFF'nin güzel projelerinden birisi Coca-Cola Akademi Ligi. 15 yaş altında Gençlerbirliği şampiyon olurken 14 yaş altı finali bugün oynandı ve finalde Bucaspor'u 3-0 yenen Beşiktaş şampiyon oldu. Ben Bankasya playoff yarı finalini izlediğim için bu maçı NTVSpor'da canlı yayınlanmasına rağmen takip edemedim ancak gollere bakarken dikkatimi 2 gol atan Beşiktaşlı oyuncu çekti. Yanlış hatırlamıyorsam yukarıda kaptanlık pazubanındını da takan oyuncu olan Muhammed Demirci bir dönem gündemi feci meşgul etmişti. Barcelona'nın altyapısına katmak istediği oyuncu daha sonra tekrar Beşiktaş'a dönmüştü. Maçı izleyenler varsa nasıl oynadığı hakkında yorumları merak ediyorum. Maçın tekrarını da gece izleyebilmeyi umuyorum.

Külkedisi ve Hull City II


Külkedisi ve Hull City diye başlık atmıştım 7 ay önce Hull City'i yazarken. Tabii başlığı atarken bugünkü durumu tahmin etmiyordum ancak cuk oturmuş. Saat 12'yi geçtikten sonra Ronaldo gibi oynayan Geovanni, Drogba gibi oynayan Cousin kendi hallerine döndü ve Hull City'nin önlenemez düşüşü başladı.

Hull City en son iç saha galibiyetini 6 Aralık'ta 2-1 ile M'Boro karşısında aldı ve sıkı durun ondan sonra oynadığı 20 maçtaki totosu inanılmaz. 1-5-14! 6 maçlık bir mağlubiyet serileri vardı Aralık ayrında, şu anda arka arkaya 5 mağlubiyetleri var ve eğer haftasonu Bolton'a Reebok Stadı'nda yenilirlerse sezon içinde 2 kez 6 maç üstüste kaybetmiş olacaklar. Sene başında bu takımı buralara getirdiği için övdüğümüz Phil Brown takımı krizden çıkaramadı ve Külkedisi masalı bu kez kötü sonla bitmek üzere.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Taurian Fontenette


Taurian Fontenette Teksas'lı bir sokak basketbolcusu. 1.88m boyunda olmasına rağmen inanılmaz atlet bir oyuncu ve videoda izleyeceğiniz inanılmaz smacın sahibi. İlk olarak inanmadım videoyu görünce. Ancak AND1 sponsorluğunda oynanan bir maçta canlı yayında yapılmış bir smaç. 2 kere 360 derece dönüyor Fontenette.

Video için tıklayın

Beşiktaş: 4 Fenerbahçe: 2


10 günde ne kadar değişebilir 2 takım mı demeli yoksa 2 maçın arasındaki büyük farkların yarattığı doğal sonuç mu. 10 gün önce rahat olan Fenerbahçe, stressiz çıktığı maçta Sivas'ın kaybetmesiyle erken havaya girmiş, stresli Beşiktaş'a topa hakim olarak büyük üstünlük kurmuştu. 10 gün sonraki maça ise Beşiktaş ligde lider olarak geliyor ve bu maçı kaybetse de ligi kazanabileceğini bilerek rahat geliyordu. Fenerbahçe cephesinde ise kötü giden sezonu kurtarmanın tek yolu vardı, bu maçı kazanmak.

Bu ruh haliyle başladı takımlar maça. Aragones'in kaledeki sürpriz tercihi dışında 2 takım da beklenen 11lerle sahaya çıktı. Babacan'ın bir anlık dalgınlığı ile Beşiktaş erken bir golle başladı maça ki Beşiktaş'ın lig maçında olduğu gibi topu Fenerbahçe'nin kontrolü bırakarak başlamasını beğenmemiştim, ancak gol dengeleri değiştirdi. Beşiktaş orta sahası Ernst-Cisse ile bu kez Selçuk-Emre ikilisine üstünlük sağladı. 10 gün önce maçı alan Fener ortasahasının göbeği bu kez Beşiktaş'a teslim oldu. Problem Denizli'nin adam adama oynatmasıydı ki hücumda etkinlik gösteremeyen Fenerbahçe savunmanın bir çapraz koşu sonrasında bocalaması ile beraberliği yakaladı.

Ancak Beşiktaş oynadığı oyunla maçı alabileceğinin sinyallerini veriyordu ki 2.yarıda da gelen erken gol ile kazandığı avantajı bu kez doğru kullandı Beşiktaş. Alex'in ve Emre'nin yorulması ile iyice oyundan düşen Fenerbahçe seken topların hepsini Beşiktaş'a kaptırınca her pozisyonda Beşiktaş ortasahası Fener tandeminin üzerine gelmeye başladı ve sonuç da kaçınılmaz oldu. Sonuç olarak da Beşiktaş duble yapma yolunda önemli bir adım attı, Fenerbahçe'nin hasreti ise hala devam ediyor.

Beşiktaş: Hakan, İbrahim Toraman, Gökhan Zan, Sivok, Ekrem, Yusuf, Ernst, Cisse, Holosko, Bobo, Tello

Fenerbahçe: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Gökhan Gönül, Lugano, Roberto Carlos, Deivid, Selçuk, Emre, Uğur, Alex, Guiza

TSL Most Improved Player: Sercan Yıldırım


Sizlerin oylarıyla TSL Yılın En Çok Gelişme Gösteren Oyuncusu Sercan Yıldırım oldu. Yazıda da belirtmiştim, benim oyum Eren Güngör'e idi ancak genelde olduğu gibi hücum oyuncusu olmanın avantajını kullandı Sercan.


Sercan Yıldırım

58 (34%)

Özer Hurmacı

25 (15%)

Eren Güngör

20 (12%)

İbrahim Dağaşan

14 (8%)

Ekrem Dağ

14 (8%)

12 Mayıs 2009 Salı

Bir Çıkan Bir İnen


Böyle maçları her zaman severim. Taktik, formasyonlar tamamen hikaye olur bu maçlarda. 2 takıma da galibiyetten başka bir skor yaramıyordu ve ben eve geldiğimde skor 1-1 olmuştu bile. Newcastle United galibiyeti daha çok isteyen ve bunu hak eden bir oyun ortaya koyuyordu. Sezon başından beri büyük hayal kırıklığı yaratan Martins -ki TSL'ye getirilebilecek en iyi forvetlerden biridir bana göre- çok kritik bir maçta gol atarak hem kendini hem takımını kurtardı.

Kuzeyde bir inen bir çıkan var bu maçtan sonra. Eğer Newcastle haftasonu evinde Fulham'ı da yenebilirse Boro'nun işi mucizelere kalacak. Düşecek takımlar arasında bir de Külkedisi'nin gece yarısından sonraki hali var. Hull City müthiş başladığı sezonda Bolton deplasmanı ve içeride Manu maçlarında mucize yaratamazsa Championship'e geri dönecek. 3.takım ise ligin klasik asansör takımı WBA. Newcastle cephesinde ise yıllar sonra kendilerine sevinilecek bir şey buldular. Kümede kalmak sezon başında hedef değildi ancak 13.sırada olmaktansa bu heyecanı yaşamayı tercih ederler diye düşünüyorum.