23 Mart 2009 Pazartesi

Lincoln vs Korkmaz


Öncelikle Lincoln'den başlayalım. Lincoln'un bugün içinde bulunduğu duruma zerre kadar üzülmüyorum, hatta memnun olduğumu bile söyleyebilirim. Bu Galatasaraylı olmamamdan kaynaklanmıyor. Aynı durumda Alex ya da Delgado olsa ikisi için de gerçekten üzülürdüm ama Lincoln saha içinde yaptığı sahtekarlıklar, karakteri, takım arkadaşları dahil tüm meslektaşlarına karşı saygısızlıkları ( Hacettepe maçında yaptıklarından bahsetmiyorum, o işin estetik tarafı bence ) ile bugünkü duruma gelmeyi haketti. Takım arkadaşları sıcak güneşin altında sezonu açarken Brezilya'da gününü gün eden bir adama reva dün akşam gördüğü tepki.

Gelelim olayın diğer açısına, böyle bir oyuncun varsa ve bu adam iyi oynadığı zaman sana maç kazandıyorsa onunla ilişkini hoş tutmalısın. Evet, Hamburg'da oyundan çıkarken saygısızlık yaptı Lincoln. Ama ne Galatasaray formasına ne de taraftarına yaptı, teknik direktörüne yaptı. Bülent Korkmaz'ın yerinde tecrübeli bir teknik direktör olsa, belli bir kariyere sahip kendine güvenen bir hoca o hareketi kişisel almaz, maç sonunda Lincoln'un omzuna elini koyup, yaptığı haklı değişikliği anlatıp olayı orada çözerdi. Ancak Bülent aksine bunu kişisel olarak aldı ve muhtemelen daha önceden önyargılı olduğu Brezilyalı'yı bir çırpıda sildi.

Bülent Korkmaz Galatasaray'a gelmeden önce muhtemelen eski takım arkadaşları Hasan Şas, Ümit Karan gibi isimlerle telefonla ya da günlük hayatta görüşüyordur ve onların da Lincoln'den olan memnuniyetsizliklerini ( burada başa dönersek, siz sezon başı kamp yaparken yan gelip yatan ve çoğu antremana sakatım diye çıkmayan oyuncudan memnun olmalarını beklemiyorum zaten ) dost sohbetlerinde öğrenmiştir ve göreve geldiğinde Lincoln'e karşı önyargılı olarak geldiğini düşünüyorum, dolayısıyla Lincoln'ü Trabzon'da kulübeye mahkum etti, Hamburg maçında da Brezilyalı kendi karakterine yakışan şekilde sahada olmasını protesto etti ve oynamadı, sonuçta bugünkü noktaya gelindi.

Galatasaray için acı olan bugün Lincoln ve Bülent Korkmaz diye ikiye bölünen taraftardır. Çünkü ne Lincoln bu kadar sevgiyi hakedecek karakterde bir insan ne de Büyük Kaptan Korkmaz, şimdiye kadar değil büyük ortalama bir hoca olduğunu gösterecek işler yapmadı. Hasan Şas ve Ümit Karan Bülent Korkmaz ile beraber futbol oynamamamış olsalardı sahada olmazlardı. Sonuçta Galatasaray hem büyük ümitlerle başladığı ve yönetiminin de günü kurtarmak adına Saraçoğlu'nda final sloganıyla taraftarını oyaladığı sezonu bir yıkım olarak bitirecek ve kadrodaki en değerli oyuncularından birini muhtemelen yok pahasına kaybedecek. Bunun arkasında suçlanarak birileri varsa önce Adnan'lar, sonra Lincoln ve Korkmaz beraber gelir diye düşünüyorum.

3 yorum:

pclion dedi ki...

Valla Metin, saha içinde ne karaktersizliğini gördün bilmiyorum ama Lincoln benim gördüğüm en efendi adamlardan biridir saha içinde. İtiraz etmeyen, haksızlığa uğrasa bile boynunu eğip giden bir oyuncu. Kendini kolay yere bırakıyor dersen ona da kısmet katılırım ama hemen hemen her Brezilyalı'da vardır bu, o ilahlaştırdığımız Alex'e de bir bakmanı öneririm.

Takım arkadaşları kısmına ise diyecek sözüm yok, takım arkadaşından kasıt Florya yeniçeri ocağıysa evet onlarla arasını iyi tutamamıştır, tıpkı zamanında Jardel'in bir önceki jenerasyonla tutamadığı gibi...

papaz dedi ki...

her fırsatta yere atlamaya çalışan, çok fazla umursamayan, kendinden başkasını düşünmeyen bir hali var Lincoln'ün, evet Brezilyalıların genelinde var bu sorunlar ama ben de Adriano, Robinho gibi adamları yine bu tarz kişiliklerinden dolayı sevmiyorum.

gltsry dedi ki...

ben lincoln'nün bu derece sevgiyi haketmediğini söylediğiniz karakter teşhisinizi anlayamadım.ne karaktersizliğini gördünüz? ha kendi kişisel fikriniz olarak sevmeyebilirsiniz.ama sevmemek ayrı birşey.karakterini böyle sevgiyi haketmeyen ıslığı hakeden olarak göstermeniz pek adaletli gelmedi bana.
ikinci bir sorum sakatım diye antremanlara çıkmadığı cümlesini hangi kaynağa dayanarak bu kadar net söylediğiniz? lincoln ile bir buçuk sezon geçiren hocası burak dilmen deplasmana kafasına estiğinde gitmediği sakatım diye yalan söylediğine ilişkin soruya cevap verip hayır demeye bile değer bulmadı.ama hala her yerde bu insan hakkında böyle yorum yapılıyor.yazıktır günahtır ben bir futbolcunun geldiği ilk günden beri sakat olduğuna inanılmamasına anlam veremiyorum.yalan borcu mu var bu insanında her sakat olduğunda altı aranıyor?